Powered By Blogger

20 Mart 2018 Salı

Güneşi Uyandıralım - Jose Mauro de Vasconcelos

Birkaç yıl önce Zeze'nin ilk maceraları hakkında blogda bir yazı yayınlamış ve size bu yaramaz çocuğu tanıtmıştım (aşağıda link bulunuyor). İlk kitap olan Şeker Portakalı'nın devamı olan Güneşi Uyandıralım'da henüz beş yaşındayken tanıdığımız yaramaz Zeze'nin hayatının tamamen değiştiğini ve kendisinin yavaş yavaş büyümeye başladığını okuyoruz.  Ailesinin yanından alınarak on bir yaşındayken başka bir ailenin yanına okuması & yaşaması için evlatlık verilen Zeze yavaş yavaş büyüse de yaramazlığından pek bir şey kaybetmemiş gibidir. Beş yaşındayken kendisine Şeker Portakalı fidanını arkadaş edinen Zeze, evlatlık verildikten sonra yeni gittiği evde içindeki yalnızlık duygusunun da etkisiyle kendisine bir cururu kurbağasını arkadaş edinir. Yüreğinde yaşayan ve Adam adını verdiği kurbağası ile boş zamanlarında vakit geçiren Zeze'nin bir diğer dostu da arada bir kendisini ziyaret eden ve  babası yerine koyduğu hayali arkadaşı aktör Maurice Chevalier'dir. Yüreğinde yaşayan kurbağası ve zor zamanlarında dertleştiği hayali babasının yanı sıra Zeze'ye gerçek hayatta anlayış gösterenlerin sayısı oldukça azdır: Peder Fayolle ve evin aşçısı Dadada. İlk kitaptaki çocuk masumiyetini taşıyan Zeze bu kitapta da masumiyetinden herhangi bir şey kaybetmemiştir, yalnızca biraz daha büyümüş, biraz daha hayata dair bilgi edinmiş ve en önemlisi aşkı tanımıştır.

Zeze'nin içten ve masum hikayesini ilk okuduğum zaman çok dokunaklı bulmuştum fakat Güneşi Uyandıralım ilk kitaptan çok daha etkileyici geldi bana. Beş yaşındaki bir çocuğun masumiyeti yerini farkındalıkları daha yüksek, acıları ve yalnızlığı daha fazla ancak yine yüreği tertemiz saf bir ergen çocuğa bırakmış. Zeze'yi tekrar görmek bana kendimi iyi hissettirdi, bu nedenle serinin üçüncü kitabı olan Delifişek'i de en yakın zamanda okuyacağım. Herkese hayata bambaşka bir gözle bakan haylaz Zeze'nin hikayesini okumasını tavsiye ederim. İyi okumalar şimdiden.

"...Ama ben beni büyük sayan bir baba isterdim. Bana armağan verdiğinde, bunu hak etmediğimi söylemeyen biri. Bir Kızılderili kadının oğlu olduğumu unutan biri. Bir... Odama gelip bana iyi geceler dileyen bir babam olsun isterdim. Elini başına koyan bir baba. Odama giren, üstüm açılmışsa uyandırmamaya dikkat ederek üstümü örten. Bana iyi geceler dileyerek yanağımdan öpen."
 
Şeker Portakalı kitabı hakkında okumak için:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.