Powered By Blogger

2 Mayıs 2014 Cuma

Ölmeye Yatmak - Adalet Ağaoğlu

Adalet Ağaoğlu'nun İncegül Bayram'ı anlattığı Fikrimin İnce Gülü kitabından sonra aldığım tavsiye üzerinde Ölmeye Yatmak'ı okudum. Açıkçası ilginç bir konusu olsa da, ben sanırım diğer kitabını daha çok sevmiştim. Ancak bu kitaptan sonra daha iyi anladım ki Adalet Ağaoğlu insanı çok iyi gözlemliyor ve iç hesaplaşmaları tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor -sanki kendi yaşamış gibi-. Atatürk'ün öldüğü yıl ilkokulu bitiren Ankara'nın henüz gelişmemiş bir ilçesinin çocukları üzerinden 1960ların sonuna kadar Türkiye'nin (en azından halkın) objektif bir belgeselini anlatıyor kitap. Romanın kahramanı bir sabah (7.22'de) bir otel odasında ölmeye yatan olgun yaşta (40 olduğunu tahmin ediyorum) bir doçent hanım ve hikaye onun ölümü beklerken bir film şeridi gibi gözünün önünden geçen hayatı ve iç hesaplaşmaları ile başlıyor: "Bir yanda Aysel'in saat 7:22'den 8:49'a ölmeye yattığı otel odasında kadın, öğretim üyesi ve aydın kimlikleri ekseninde kendisiyle hesaplaşması; öte yandaysa Ankara dekorunda, 1938'den 1968'e "işbaşındaki" Atatürk sonrası Cumhuriyet kuşaklarının "düşlenen-olan" sarkacındaki bireysel ve tolumsal tarihleri..." İşte tam da burada bahsedildiği gibi, modernleşmenin henüz çok başındaki genç Türkiye'nin iki arada bir derede kalmış çocuklarının toplumsal baskı altındaki modernleşme çabaları daha iyi bir kelime ile anlatılamazdı: Sarkaç. Bir ileri "Atatürk gençliği", "Kadın erkek eşitliği", "Polka ve ronda yapan çocuklar" bir geri, "kızlar kısmı okumaz", "kızlar erkeklerle parkta yan yana yürümez", "faşist gençler", "komünist mi olacaksın başımıza?". Aysel'in kendisi ve ilkokulu beraber bitirdiği arkadaşları üzerinden (zavallı babasız köylü Ali, Kaymakamın oğlu Aydın, Savcının kızı Sevil, esnafın oğlu Ertürk, okutulmayan Semiha vb.) Türkiye'nin bir dönemini gözlemleyebileceğimiz bu eserden aydın olmanın  sarkacında kadınlığını ve kendisini yeniden tanıdığına da şahit oluyoruz. "Ölmeye Yatmak'ta cinsellik, Cumhuriyetle birlikte ilkokullardaki müsamerelerin bir parçası olmaya başlayan kızlı erkekli gösterilerden, genç yaşta yapılan evliliklere, monoton birlikteliklerden evli insanların kurduğu gizli ilişkilere pek çok farklı düzlemde tolumsal baskılar karşısındaki konumu ile ele alınıyor."
 
"Ey Aysel! Şimdi sen nerelerdesin? Yine öyle papatya gibi beyaz ve ince misin? Alaturkalık etmeyip benimle arkadaşlık kursaydın kötü mü olurdu? Bu gece seni Gençlik Parkı'na götürürdüm". Sen Mekteb-i Sultani görmüş Fransızca bilen insansın Aydın, sen ağlama, Türk gençliği ağlasın senin yerine: "Beğendiğim bir kızla bir akşamüstü güneş batarken deniz kıyılarında çamlar altında yürüyemedikten sonra ne anladım ben okumuşluğumdan?" Cevap verme Aydın! Memleketin en okumuşundan en cahiline kadar okuyan kızlara "kadın" gözüyle bakmayı bırakamadığınız doğru mu? Bu çarpık ilişkiler arasında evli bir kadının kocasını aldatması yanlış mı? En güzel cevabı Aysel verir belki de: "Yeterince saygıdeğer değilsem değilim. Her şeyde haklı ve doğru olmak için her şeyin haklı ve doğru olması gerek" Bu kadar da basit aslında!
 
Benim yazacaklarım kitabın hak ettiğinden çok az olacak, özelliklle pek çok yazar tarafından onlarca kez eleştirisi yapılmış ve sosyoloji derslerinin en önemli akademik eseri iken. Bu nedenle en iyisi bu kitabı okuyup kendi fikrimizi edindikten sonra hakkında yazılan eleştirileri okumak olacak. (Ölmeye Yatmak romanında Aysel'in yabancılaşmasına ilişkin hazırlanan bir inceleme: http://www.jasstudies.com/Makaleler/989615944_H%C3%BCseyin%20Ayaz_33-40.pdf).
  
Nasıl yazdı Adalet Ağaoğlu bu eseri? Üzerinde yıllarca düşünmüş ve on iki yaşından kırk yaşına kadar bu hikayeyi kalbinde yaşayarak saklamış olmalı. Ankara bu kadar küçük yer miydi gerçekten? Objektif gözlemle anlatılan bu kitabın bile yalnızca Ankara dekorunda kalması dolayısıyla tüm Türkiye'yi yansıtamadığını düşünsem de, bu dönemlere ilişkin hiçbir şey bilmediğimi anladım. Okurken sık sık iki kitap aklıma geldi: Adı:Aylin ve Tutuklama. Yalnızca iki kitap mı? Bu dönemlere ilişkin bilgim bu kadar zayıfmış işte: Yalnızca "modalarda yalılarda yaşayan" İstanbul zenginleri (Adı:Aylin) ve "vatan haini komünist Sovyet Ajanı" bir aydının tutuklanması (Tutuklama)? Siz gelin bu kitabı okuyun, şiddetle tavsiyemdir! Akabinde Dar Zamanlar üçlemesinin ikinci kitabına heyecanla başlayabilirsiniz.
 
Fikrimin İnce Gülü hakkındaki yorumum için:
 
Aclan Sayılgan'ın Tutuklama'sı:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoşgeldiniz :) Yorumlarınız benim için bir kazançtır.